Bakın kardeşim…
Bu ülkede Erzurum derneği kurmak, simit tezgâhı açmaktan kolay hale geldi.
Her sokakta bir tabela, her şehirde bir federasyon. İstanbul’dan Ankara’ya, Bursa’dan İzmir’e kadar mantar gibi türüyorlar.
Ama iş icraata gelince, ortalıkta yoklar. Gözler kapandığında, buhar olup uçuyorlar.
Dernek çok, ama dert Erzurum değil. Derdi reklam, derdi görünmek, derdi “Ben de buradayım” demek. İçleri boş, tabelaları süslü.
Sayı desen maşallah… Google’a “Erzurum derneği” yaz, sistem çöker. 300 dernek sayarsın ama bir tane yürekli adam bulamazsın.
Erzurumspor düşer, onlar hâlâ VIP bilet kovalamasında.
Dernekmisiniz yoksa karnavalcılar kulübümü anlayamadık.
Gençler göçer, işsizlik tavan yapar… Onlar hâlâ Instagram story'sinde "Erzurum Gecemize bekleriz" derdinde.
Sizin ki başka bir alem.
Lüks salonlarda geceler…
Sahne ışıkları altında pozlar…
Üç dakikalık dadaş söylevleri, arkasından açık büfe ziyafetleri.
Siz neyin derneğisiniz ya?
Erzurumlumu gönderdi sizi göreve?
Hangi çobanın, hangi işcinin, hangi üniversite öğrencisinin duasını aldınız?
Almadınız.
Kriz var mı? Var.
Sokakta dadaşın hali ne? Perişan.
Ama dernek başkanları hâlâ protokolde poz peşinde.
KİMLE FOTOĞRAF VERDİM, KAÇ PROTOKOL MASASINA OTURDUM, HANGİ BELEDİYEDEN NE KOPARDIM.
Yeter artık!
Yorulduk sizin boş afişlerinizden, içi kof nutuklarınızdan.
Derneklerin çoğu sadece tabela.
Göstermelik faaliyetlerle vitrin süsleyen, kriz anında sırra kadem basan yapılar haline gelmiş bir durumda.
Fakat.
Burada bir parantez açmak gerek.
Ben Bekir ağabeyi severim, ama en çok da ben eleştiririm.
Bizde yiğidi öldür hakkını yeme derler bende onu yapıyorum.
Bu koca curcunanın arasında bir kişi çıkıyor
Bir kişi ki, üç yüz derneğe bedel: Ebubekir Ağabey.
O ne mi yapıyor?
Kimseden izin almadan, cebinden para koyup otobüs kaldırıyor.
Erzurumspor’un ardında, şehrin çocuğunun yanında.
Erzurumspor'un morali bozulsa o gece uykusu kaçar.
Kimseden destek beklemez, kimseye de minnet etmez.
Ne afişi var, ne kürsüsü.
Ama her kritik anda sahada.
Onlar sahne ışığı altında poz verip dadaş diye bağırıyor, o kar altın da forma taşıyor.
Onlar plaket peşinde , o fedekarlık peşinde.
O ne belediyeden bütçe ister, nede bir sponsora yamanır.
Ama şimdi dur, her şeyi de güllük gülistanlık anlatmayalım.
Yalnız bir eksikliği var ağabeyimin:
Her telde oynamaya çalışıyor.
Bugün taraftar lideri, yarın avukat, öbür gün siyasetçi , yorumcu.
Yani birden çok karakterin birleştiği bir dadaş figürüsün adeta.
“Bir dur artık be ağabey” diyesi geliyor insanın.
Çünkü sen bir rolü hakkıyla oynasan, bu şehre zaten güneş doğar.
Ama ne olursa olsun…
Sen koşarken onlar poz veriyor.
Sen mücadele ederken, onlar mikrofon kapma derdinde.
Sen fedakarlık yapıyorsun, onlar sadece görünmek istiyor.
İşte bu yüzden:
Bu şehirde “dadaşlık” nedir diye soran olursa,
Dernekleri değil, Ebubekir Ağabey’i göstersinler.
Her tabela derneğine, her kartvizit federesyonuna bir önerim var
Ofisinize Bekir ağabeyin potresini asın.
Altına da şu yazın: Biz yapamadık. Ebubekir ağabey yaptı.