Aba Altından Sopa

Aba Altından Sopa

Adaletinize -Siyasetinize - Demokrasi Anlayışınıza Turp Sıkayım.

Aba Altından Sopa

Adaletinize -Siyasetinize - Demokrasi Anlayışınıza Turp Sıkayım.

Türkiye, demokratik bir hukuk devleti olma yolunda zorlu dönemlerden geçiyor. Son zamanlarda, özellikle ana muhalefet partisine mensup belediye başkanlarına yönelik baskılar ve haksız uygulamalar, kamuoyunda ciddi tepkilere yol açmaktadır. İktidarın, muhalefetin yönettiği belediyeleri hedef alan bu karalama kampanyaları ve sistematik baskılar, demokrasinin temel ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Bu durum, halk arasında iktidarın korku ve çaresizlik içinde hareket ettiği algısını güçlendirmektedir.

Muhalefet belediyelerine yönelik bu sert müdahaleler, iktidarın kendi belediyelerinde yaşanan yolsuzluk iddialarını örtbas etme girişimleriyle tezat oluşturmaktadır. Kamu kaynaklarının adil ve şeffaf bir şekilde kullanılması gerekirken, iktidar kendi hatalarını gizlemeye çalışmakta, muhalefetin başarılı hizmetlerini gölgede bırakmaya çabalamaktadır. Halkın seçtiği belediye başkanlarına yönelik soruşturmalar, görevden almalar veya yıpratma kampanyaları, demokrasinin en önemli unsuru olan seçme ve seçilme hakkını hiçe saymaktadır.

Muhalefet belediyelerine yönelik baskılar, yalnızca yerel yönetimlerin değil, demokratik yaşamın ve hukukun üstünlüğünün de tehdit altında olduğunu göstermektedir. Eğer bu orantısız güç kullanımı ve adaletsizlik halk tarafından güçlü bir şekilde karşılanmazsa, gelecekte bu baskının sıradan vatandaşlara ve hatta bağımsız işletmelere kadar yayılması kaçınılmaz olacaktır. İktidarın kendi doğrularını dikte ettiği bir düzen, toplumun geniş kesimlerini mağdur ederken, demokratik ilkelerden hızla uzaklaşmamıza neden olacaktır.

Demokrasi, yalnızca seçimlerden ibaret değildir; aynı zamanda yurttaşların adalet, özgürlük ve eşitlik ilkelerine sahip çıkmasını gerektirir. Halkın, muhalefet belediyelerine yönelik bu adaletsiz uygulamalara karşı sessiz kalması, yalnızca bu uygulamaların normalleşmesine neden olur. Sessizlik, zamanla demokrasinin ve adaletin tamamen yok olmasına zemin hazırlayabilir.

Bu süreçte en önemli görev, hem muhalefet partilerine hem de sivil topluma düşmektedir. Demokrasiye inanan her birey, bu haksızlıklara karşı sesini yükseltmeli, yerel yönetimlerin bağımsızlığına sahip çıkmalıdır. Sivil toplum kuruluşları, medya ve yurttaşlar arasındaki dayanışma, bu baskıcı uygulamalara karşı güçlü bir direnç oluşturabilir. Unutulmamalıdır ki demokrasi, ancak onu savunan halklarla ayakta kalabilir.

Sonuç olarak, muhalefet belediyelerine yönelik baskılar, yalnızca bu belediyeleri değil, Türkiye’nin demokratik geleceğini tehdit etmektedir. Adalet ve demokrasinin korunması, toplumun tüm kesimlerinin aktif katılımını ve mücadelesini gerektirir. Bugün sustuğumuz her haksızlık, yarın kaybedeceğimiz özgürlüklerimizdir. Halkın bu bilinçle hareket etmesi, geleceğin daha adil ve demokratik bir Türkiye’sini inşa etmenin en önemli adımı olacaktır.

Leyla Yıldız Atahan