EŞEĞİ BOYAYIP SAHİBİNE SATMAK NE OLA
Reklam dünyası ve popüler kültür, günümüzde samimiyetten çok uzak bir boyuta evrilmiş durumda. İş adamlarının ve popüler figürlerin, yardımseverlik adı altında gerçekleştirdiği gösteriş dolu faaliyetler, toplumsal adaletsizliğin derinleştiği bu dönemde sorgulanmayı hak etmiyor mu?
Bir yanda, yoksulluk ve imkânsızlık içinde mücadele eden insanların varlığı; diğer yanda ise "yardım" adı altında kendi PR'ını yapmaya çalışanların tiyatro gösterileri aldı başını koşar adımlarla gidiyor. Örneğin, siyasete göz kırpan, liderlik savaşı veren Av. Ebubekir Elmalı'nın, emekli ailelerine 500 liralık yardımı kameralar eşliğinde dağıtması ve bunu bir kurtarıcı edasıyla sunması, empati ve toplumsal sorumluluk kavramlarını içi boş bir şov malzemesine dönüştürüyor. Bu durum, hem yardım alan insanın onurunu zedeliyor hem de sosyal adaletin samimi bir şekilde tesis edilmesini engelliyor.
Ebubekir abimiz, yaşadığı ildeki spor kulübü yokluk içinde her maçtan mağlup dönerken, antreman yapacak bir tesisi dahi yokken bir yabancı kulüp satın alarak milyonlarca dolarlık yatırım yapabiliyor. Yereldeki sorunları görmezden gelerek, yalnızca uluslararası arenada isim yapmayı tercih etmek, "benim şehrim, benim halkım" söylemini ne kadar içtenlikle savunduğunu sorgulatıyor. BUDA BİZE EŞEĞİ BOYAYIP SAHİBİNE SATMAYI HATIRLATIYOR. Bu şehrin boş işlere zaman ayıracak kadar lüksü olmadığını herkes biliyor.
Dahası, Erzurum da insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, Sayın Elmalı sosyal medya üzerinden kızak turnuvaları düzenlemek, popüler sanatçılar çıkararak eğlence organizasyonlarına milyonlar harcama düşüncesini dile getiriyor. Bu da toplumsal önceliklerin ne kadar kaybolduğunu gözler önüne seriyor. Bu tür organizasyonlar, bir yandan "modern Don Kişotluk" olarak algılanabilirken, diğer yandan gerçek sorunlardan uzak, hayali düşmanlara karşı verilen anlamsız bir savaş olarak değerlendiriliyor.
Sayın Elmalı, rüzgâr değirmenleriyle savaşmayı bırakın ve gerçek hayatta Erzurum'un sorunlarına odaklanın. Gerçek yardımseverlik, görünmeyen bir el gibi, karşılıksız ve gösterişten uzak şekilde yapılır. İnsanların onurunu kırmadan, gerçekten topluma fayda sağlayan işler yapmak, yalnızca bireysel kazanç değil, toplumsal iyilik için çaba göstermek gerekir.
Bu modern Don Kişotlar kendilerini değil, toplumu kurtarmak adına daha anlamlı adımlar atmaya başlayabilirler. Ancak o gün gelene kadar, milyon dolarlık harcamalarla ve popülerlik peşinde koşarak yapılan gösteriler, yalnızca toplumun gözünü boyayan ve gerçek sorunları maskeleyen boş çabalardan öteye geçemeyecek gibi görünüyor. Sayın Elmalı, inanın Modern Don Kişotlar ve iki yüzlü gösteriş çağından usandı bu millet, bıktı, utandı bu millet.
YAŞAR ARAS