Günümüzde Gömlek Değiştirmek Parti Değiştirmekten Daha Zor...
Siyasetin Yüzsüzlüğü: Tükürdüğünü Yalayanlar
Türkiye’de siyaset, yıllardır milletin sırtına yüklenen bir utanç tiyatrosuna dönüştü.
Halkın iradesini temsil etmekle görevli olan vekiller ve siyasi partiler, ne yazık ki bu kutsal görevi kendi çıkar ve rant odaklı hedeflerine alet etmekten geri durmuyorlar.
Dün söylediklerini inkâr eden, tükürdüğünü ertesi gün yalayan, ahlak ve onurdan yoksun siyasetçiler, Türkiye’nin demokrasisini bir karanlığa gömmekte başrol oynuyor.
Bugün, siyasi sahnede gördüğümüz manzara, ahlaki yozlaşmanın ve yüzsüzlüğün somut bir tablosudur.
Bir gün bir partiye methiyeler dizip, ertesi gün çıkarları doğrultusunda başka bir partiye geçenler, siyaseti bir hizmet aracı değil, kendi menfaatlerinin tatmin edildiği bir platform olarak görüyorlar.
Siyasi kariyerlerini korumak adına her türlü çelişkiyi mubah sayan bu kimseler, halkın gözünün içine baka baka yalan söylemekte beis görmüyorlar.
Dün söyledikleri sözleri unutan, kendi tükürdüğünü yalayan bu kişiler, halkın zekâsını, vicdanını ve sabrını sınamaktan çekinmiyor.
Liyakatin yerle bir edildiği, adaletin ayaklar altına alındığı, yolsuzluğun sıradanlaştığı bir siyasi atmosferde, bu yüzsüzler güruhu halkın psikolojisini bozuyor.
İnsanlar artık adalete güvenmiyor, liyakat sahibi insanların hak ettikleri yerlere geleceğine inanmıyor.
Çünkü bu yozlaşmış düzen, kendilerine sadakat gösterecek her türlü kifayetsizi baş tacı ederken, halkın iradesine ve geleceğine ihanet etmeyi sürdürüyor.
Bu çürümüşlüğün bedelini halk ödüyor.
Ekonomik krizlerle boğuşan, hukuka güvenini yitiren, her seçimde umut arayıp sonunda hayal kırıklığına uğrayan vatandaş, her geçen gün daha da umutsuzluğa sürükleniyor.
Demokrasi, bu çıkar şebekelerinin elinde bir kukla haline gelmiş durumda.
Siyasi partilerin ideolojik farklılıklarını hiçe sayarak yapılan iş birlikleri, halkın iradesine açıkça ihanet etmekten başka bir şey değil.
Peki, bu yüzsüzlük ne zaman bitecek?
Bu siyasetin karanlık müdevvetleri, halkın sabrını daha ne kadar zorlayacak?
Bu soruların cevabı, halkın iradesine, bilinçlenmesine ve hesap sormasına bağlı.
Türkiye’nin karanlık siyasetten çıkışı, halkın bu düzene "dur" demesiyle mümkün olacak.
Adalet, liyakat ve demokrasi yeniden inşa edilene kadar, bu yozlaşmış düzenin eleştirisi asla susmamalı.
Bu yüzsüzlerin hesap vereceği gün, Türkiye’nin gerçek demokrasiyi ve adaleti bulduğu gün olacaktır.
Ama o güne kadar, halkın bu düzeni sorgulamaktan, eleştirmekten ve karşı çıkmaktan vazgeçmemesi gerekmektedir.
Çünkü susmak, bu düzenin devamına ortak olmaktır.