TÜRKİYE: BİR HESAPSIZLIK KÜLTÜRÜNÜN PORTRESİ

Sorumluluk ve Vicdanın Kaybı:

23.01.2025 13:59:00 0
TÜRKİYE: BİR HESAPSIZLIK KÜLTÜRÜNÜN PORTRESİ

SORUMSUZLUK ÜLKESİNE DÖNÜŞEN TÜRKİYE: BİR HESAPSIZLIK KÜLTÜRÜNÜN PORTRESİ

Sorumluluk ve Vicdanın Kaybı: Türkiye’de Yitirilen Canlar ve Yitip Giden Değerler

Türkiye, tarih boyunca doğal afetler ve insan eliyle oluşan felaketlerle sınanmış bir ülke. 

Ancak bu afetlerin öncesinde alınmayan tedbirler, sonrasında yaşanan karmaşa ve nihayetinde kimsenin sorumluluğu üstlenmemesi, ülkeyi adeta bir "sorumsuzluk ülkesi" haline getirmiş durumda. 

 Her seferinde, bu acıların ardından sorulması gereken en temel soru cevapsız kalıyor: 

“Kim sorumlu?” 

Bu soruya verilen yanıtlar genellikle ya belirsiz bir şekilde havada asılı kalıyor ya da olayların üzeri örtülerek geçiştiriliyor. 

Peki, yüzlerce, hatta binlerce canın kaybedildiği bu olaylarda gerçek sorumluluk nereye gidiyor?

Depremler, seller, yangınlar…

 Her biri doğanın bir gerçeği. 

Ancak, doğanın bize getirdiği bu gerçeği felakete dönüştüren, insanın ihmali ve vicdansızlığı oluyor. 

Ülkemizde her deprem sonrası enkazdan çıkarılan bedenler, yalnızca betonun değil, aynı zamanda ihmalkarlığın ve ranta dayalı düzenin ağırlığı altında eziliyor. 

Dayanıksız binalar, mühendislik hataları, denetimsizlik… 

Kaç kez "Bir daha asla böyle bir şey yaşanmayacak" denildi? 

Kaç kez aynı sahnelerle yeniden karşı karşıya kaldık ve kalacağız.

Doğal afetlerin dışında, ihmalkarlıkla birleşen başka trajediler yaşanıyor bu ülkede. 

Bolu'da Kartalkaya Kayak Merkezi'nin tanınan otellerinden Grand Kartal Otel'de Pazartesi gece saatlerinde çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetti. 

Yaralanan 20'den fazla kişi halen tedavi altında olmasına rağmen  sorumlusu ortaya çıkmadı. Çıkarılmadı.

 Bu tür bir olayda, otelin işletmecisinin, yetkililerin ve denetim organlarının sorumluluğu açıkça ortada olmasına rağmen neden ısrarla bir günah keçisi aranmakta. 

Bu ülkede hangi felaket olursa olsun, sonuç değişmiyor: 

Vicdanlar sessiz, yüzler arsız hayat devam ediyor. 

Bir ülkenin yönetim mekanizmaları, bu olayların etkilerini en aza indirgemek ve vatandaşlarını korumak için vardır. 

Türkiye'de ise bu mekanizmaların işlememesi, toplumsal adaletsizlik duygusunu daha da derinleştiriyor.

Daha acı olan ise, toplumun bu duruma giderek alışmasıdır.

 İnsanlar, hak arama ve adalet talep etme noktasında giderek sessizleşiyor. 

Medyada sıkça gördüğümüz "baş sağlığı" mesajları, olayların ardından kurulan göstermelik kriz masaları ve günü kurtarmaya yönelik açıklamalar, halkın gözünde güven duygusunu zedeliyor. 

Vatandaşlar, hak aramayı bıraktıkça bu sorumsuzluk kültürü daha da yerleşiyor.

Hak, hukuk ve adalet duygusunun zayıfladığı bir toplumda vicdanın yerini çaresizlik alır. 

İnsanlar, bireysel olarak bu sistemin kurbanı olmamak için sessiz kalmayı tercih etmeye başlar. 

Bu da ülkenin ortak bir kader bilinci geliştirmesini engeller. Halbuki adalet, bir ülkenin temel taşıdır. 

İnsanlar kendilerini güvende ve eşit hissedebildiklerinde, birlikte hareket edebilir ve sorumluluk sahiplerinden hesap sorabilirler. 

Ancak Türkiye'de adalet, giderek bir hayale dönüşüyor.

Türkiye’nin bu kısır döngüden kurtulması için sorumluluk kültürünün yeniden inşa edilmesi gerekiyor. 

Bu da ancak şeffaf, adil ve hesap verebilir bir yönetim anlayışıyla mümkündür.

 Her vatandaşın, kendi hayatının ve ülkesinin geleceği için hak arama mücadelesi vermesi gereklidir. 

Adalet, hukukun üstünlüğü ve vicdan, bir ülkeyi “ülke” yapan temel unsurlardır. Bunların olmadığı bir yerde ne güven, ne huzur, ne de gelişim mümkün olur.

Unutulmamalıdır ki: Adalet yerini bulmadıkça, hiç kimse gerçekten güvende değildir. 

Türkiye’nin sorumsuzluk kültüründen çıkıp adaletin ve vicdanın egemen olduğu bir ülke olması, yalnızca yönetimlerin değil, toplumun da sorumluluğudur. 

Bu değişim, ancak hep birlikte ses çıkararak ve haklarımızı savunarak mümkün olacaktır.

Sorun açık ve net: 

Bu ülkede hesap sorulmuyor! 

Hesap sormayan bir halk, suça ortak olur. Bu kadar açık. 

Yöneticilerin arsızlığı, halkın sessizliğinden güç buluyor. 

Eğer bu sessizlik bozulmazsa, bu düzen değişmez. 

İnsanların hayatlarını kaybettiği her olaydan sonra, "kader" demeye devam edecekler. 

Ama unutmayalım ki kader diye yutturulan her ölüm, ihmalin ve sorumsuzluğun eseridir.

Bu ülke, ancak hesap sorulursa düzelebilir. Kimse kendi başına bir şey yapmayacak. 

Sessiz kalmaya devam edersek, daha nice otel yangını, sel felaketi, deprem enkazı ve örtbas edilen ölümlerle karşılaşacağız. 

O zaman sormamız gereken şu: Bu çürümüş düzene daha ne kadar sessiz kalacağız?

Ya hesap soracağız, ya da  sesiz vicdanların ve arsız yüzlerin hakim olduğu bu ülkede   başka bir yangında kül olup gideceğiZ…

LEYLA YILDIZ ATAHAN

 

 

 

 


LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 21 18 0 3 32 57
2.Fenerbahçe 21 16 2 3 33 51
3.Samsunspor 22 13 5 4 13 43
4.Eyüpspor 21 11 4 6 15 39
5.Beşiktaş 21 9 4 8 10 35
6.Göztepe 21 10 7 4 13 34
7.İstanbul Başakşehir 21 9 7 5 9 32
8.Kasımpaşa 21 6 5 10 -3 28
9.Alanyaspor 21 7 7 7 -3 28
10.Rizespor 21 8 10 3 -10 27
11.Trabzonspor 20 6 6 8 10 26
12.Gazişehir Gaziantep 21 7 9 5 -3 26
13.Antalyaspor 21 7 10 4 -16 25
14.Konyaspor 22 6 10 6 -7 24
15.Sivasspor 22 6 11 5 -11 23
16.Kayserispor 21 4 9 8 -19 20
17.Bodrum FK 21 4 13 4 -14 16
18.Hatayspor 22 1 14 7 -19 10
19.Adana Demirspor 21 2 17 2 -30 5
ECZANE