Dünyada Erzurum gibi ‘’Miras Şehir'' hüvviyetine mensup kaç şehir vardır bilmiyorum. Elbette vardır ama hangisi Erzurum kadar kadim bir şehirdir? Erzurum tüm uygarlıkların ve medeniyetlerin merkezidir ve şehir denilince insan, insan denilince şehir akla gelir. Bu aklın merkezi Erzurum'dur. İnsan oğlunun yaratılışıyla başlayan ticari hayatın bölgeye  yayılışı da Erzurum'dan  başlamıştır. Hal böyle olunca bir bu güne bir de düne dönüp baktığım da yazık sana Erzurum, günah sana Erzurum diyorum. Siyasetten, ekonomiye, ekonomiden tarıma, hayvancılığa, turizm ve sanayi odaları, esnaf odaları sorumlularına ait  koltuk başkanlığından öteye gidemeyen başkanlarına sesleniyorum. Oturduğunuz koltukları keyif koltukları olarak kullanmaktan vaz geçin. Üstlendiğiniz görevi layıkıyla ifa edin kendinize çeki-düzen verin diyorum.

İçinde yaşadığımız bu kadim şehir, uzun yıllardır bir çok soruna gark olmuş bir şehirdir. Bu sorunlardan biride ticari alanda yaşanan olumsuzluklardır. Bu şehrin bir ticaret odası,bu odaya bağlı ticaret işletmelerinin nasıl bir dar boğaz içinde debelendiğinden haberi dahi olmayan  birde başkanı var. Ben bildim bileli her başkan döneminde Erzurum'un Öncelikli sorunları listesi hazırlanır. Bu listede ki öncelikler zamanın ilerlemesiyle birlikte hayata geçirilemediği gibi akıp giden zaman içinde bu kentin öncelikleri de değişime uğrar ve döner hayata geçiremeyecekleri yeni öncelikler listesi hazırlamaya koyulurlar. Ama ilginç olan önceden belirlenen öncelikli sorunlara ne oluyor onu anlayamıyorum. Anlayan varsa beri gelsin bizede anlatsın bizde bilelim.

Bir dönem bölgenin ticaret merkezi olan, kendi dışında çevre illeri besleyen, ekonominin kalbi olan Erzurum'da ticari firmalar bitme noktasına gelmişken çalışmaları hakkında kimseyi bilgilendirmeyen sevgili oda başkanımız Saim Akalın'a soralım:

-Sayın Akalın, üretimin büyümesi ve korunmasında neler yaptın?

-Ülke ekonomisine yada bırakalım ülke ekonomisini Erzurum ekonomisine katkı sağlayacak hangi girişimde bulundun?

İlimizde gelişen sanayiye paralel olarak bu sektörlerin gelişmesi, yatırım imkanları ve sorunlarına dair hangi toplantıyı gerçekleştirdin?

İstihdamın ve ihracatın desteklenmesi konusun da neler yaptın?

-Organize sanayi bölgeleri serbest bölge üretimleriyle Türkiye'de kaçıncı sıraya girdin? Girme mücadelesi verdin?

-Allah aşkına kaç firmanın analizini yaparak verimliliklerinin artışına sebep oldun?

-Hangi işbirliği toplantısında yada ticaret delegasyonların da yer aldın?

-Ticaret odası başkanı olarak bu şehre sağladığın katma değer ne oldu?

-Erzurum'da ki işsizlik oranından haberin var mı?

Yapamadıklarınızı sıralamaya kalkarsak bu liste uzayıp gider sayın Akalın, ülke içinde Sanayi ve Ticaret odaları yerel halkın kalkınma politikalarına katılım sağlarlar. Sanırım bundan da haberiniz yoktur hiç bir şeyden haberiniz olmadığı gibi. Türkiye'nin kurumsal kültüründe her ilde ve ilçede bir Hükümet binası bir Askeri karargah bir adette oda-bora binası vardır. Bunların ilk ikisi devlete üçüncüsü halka aittir size değil. Millete ait olan bu kurumun hakkını bu millete çalışarak geri verin yoksa işgal etmeyin. Ticaret ve Sanayi odası 655 sayılı kanun derki, Ticaret ve Sanayi Odaları'nın zorunlu görevlerinin yanında hükümet istediği zaman veya resen danışmanlık görevi yerine getirmeleri devlet görevlileri veya siyasetçilerle ilişkileri kaçınılmaz yapmıştır. Bu kaçınılmaz ilişkiyi sizden hizmet bekleyen bu şehir için kullanın. gidin bu şehrin hakkını Ankara'dan alın ve  gereken ne varsa yapın. kendiniz için değil bu şehir için  istikrarlı ve de kararlı olun. 

Size güvenerek oy kullanan bu oyların sonucunda başkanlık koltuğuna oturan siz, üyelerinizi görmemezlikten, onlara üvey evlat muamelesi yapmaktan vaz geçin. Dinlemesini bilin; üyelerinizin sorunlarına ivedilikle çözüm bulun. Bu şehirde hayata geçen her işletme bu şehrin ekonomisinin ana arterlerinden biridir sakın unutmayın. Sayın Akalın ben deniz oda camiasıyla tanıştıktan sonra Türkiye'yi daha iyi tanıdığımı düşünüyorum. Siz başkanlığını yaptığınıza göre benden daha iyi tanıdığınız aşikardır. Lütfen gereğini yapın. Bu şehrin hak ettiğini bu şehre vermekten kaçınmayın. Adı olan eylemi olmayan bir oda konumundan kendinizi kurtarın.