Yoksulluğa Terk Edilmiş Bir Şehir
Bir zamanlar ticaretin kalbinin attığı, kültürüyle, tarihiyle, yiğit insanlarıyla anılan Erzurum, bugün yoksullukla anılır hale geldi.
Şehrin üzerine çöken ekonomik kara bulutlar her geçen gün daha da kalınlaşıyor.
İhracat deseniz, ithalatın yanında esamesi bile okunmuyor.
Sanayi yok, üretim yok, istihdam yok!
İşsizlik rakamları yükseliyor, gençler birer birer göç ediyor.
Erzurum, adeta kendi küllerinde boğulmaya terk edilmiş durumda.
Yetkililer mi? Görmüyor, duymuyor, konuşmuyor!
Şehri yönetenler; makam koltuklarına sıkı sıkıya yapışmış, halkın sesine kulaklarını tıkamış.
Vaadler mi? Her seçim dönemi ortaya atılan umut dolu sözler...
Havada asılı kalan, tutulmayan, hatta unutulan sözler.
Erzurum, her seçimde umutla bekleyen, ama her seferinde hayal kırıklığına uğratılan bir şehir oldu.
Oda başkanları ve sivil toplum kuruluşları ise yalnızca tabelalardan ibaret.
Onların varlığı, Erzurum’un sorunlarına çözüm bulmaktan çok kendi çıkarlarını koruma üzerine kurulu.
Koltuklara yapışmış bu isimler, koltuklarını korumaktan başka bir iş yapmıyor.
Şehrin ekonomik çöküşü gözlerinin önünde gerçekleşirken, onlar yalnızca susmayı tercih ediyor.
Erzurum, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” zihniyetiyle yönetilen bir şehir haline geldi.
Oysa bu şehrin mayasında mücadele vardı, dik durmak vardı, üretmek vardı!
Bugünse üretimden uzaklaştırılan, ekonomik olarak nefessiz bırakılan bir Erzurum var karşımızda.
Ticaretin kalbi olan bu muazzam şehir, şimdi yoksulluğa ve ilgisizliğe terk edilmiş durumda.
Kimse sorumluluk almıyor, kimse çözüm aramıyor.
Gözler kapanmış, kulaklar tıkanmış. Erzurum’un çığlığı, bu ilgisizlikte kaybolup gidiyor.
Ama bilinmeli ki Erzurum unutulacak bir şehir değil.
Eğer bu sessizlik böyle devam ederse, tarih bu ilgisizliği de, vurdumduymazlığı da unutmayacak.
Bu şehrin insanları, bu şehrin geleceği için artık konuşmalı, artık harekete geçmeli.
Yoksa Erzurum, adını yoksullukla anmaya mahkum olacak.
Erzurum’a sahip çıkmak için daha ne bekleniyor?
YAŞAR ARAS